Büyük başarı meyvesini, küçük kararlar ve minik adımlar oluşturur.

Hayata

Kısa Bir Ders Arası 🙂

Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikâyet eden, her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı. Hayat ona göre, çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına.

 

Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu. Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdekleri koydu. Daha sonra kızına tek kelime etmeden beklemeye başladı. Kızı da hiçbir şey anlamadığı gibi bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.

 

Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra, adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı. Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu. İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu. Daha sonra son cezvedeki kahvevi bir fincana boşalttı. Kızına dönerek sordu: “Ne görüyorsun?

 

“Patates, yumurta ve kahve,” diye alaylı bir cevap verdi kızı “Daha yakından bak bir de,” dedi baba, “Patatese dokun.” Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi.

 

“Aynı şekilde yumurtayı da incele.” Kız kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü. En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi. Söyleneni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı. Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı: “Bütün bunlar ne anlama geliyor baba?” 

 

Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıkları- ni anlattı. Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı farklı tepkiler vermişlerdi. Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü. Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş katılaşmıştı. Ancak, kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı.

 

“Sen hangisisin?” diye sordu kızına. “Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin? Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin, yumurta gibi kalbini mi katılaştıracaksın? Yoksa kahve çekirdekleri gibi başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin?”

 

Bir yerlerde yorumlarımdan birini okuyup buraya kadar geldiysen, ya da şans eseri denk geldiysen ve bu hikayeyi okuduysan, hayatına ayrı bir tat katmanın yolunu arıyorsun. Ve sana iyi bir haberim var, doğru adrestesin 🙂 İlk önce kendi değişmeli, hayata karşı bakış açısını değiştirmeli ve hayata başka bir pencereden bakabilmeli ki başarılı olsun, zengin olsun. Ana sayfadan ulaşabileceğin kitapları bu yüzden yazdım, sosyal medya hesaplarını ve YouTube kanalımı bu yüzden açtım. Haydi farklı pencereleri kullanarak hayatı birlikte, yeniden keşfedelim 🙂